1.1. Dünyada ve Türkiye’de Durum
Dünyada Durum: Dünya nüfusunun yaklaşık %15’i- bir milyardan fazla kişi (her 100 kişiden yaklaşık
15’i) çeşitli yeti yitimi (özürlülük) durumuna sahiptir. 110-190 milyon insan fonksiyonlarda ciddi sıkıntılar
yaşamaktadır. Nüfusun yaşlanması ve kronik hastalıklardaki artış nedeni ile özürlülük hızı da artmaktadır.
Savaşlar, trafik kazaları veya afetler de özürlülük nedenlerindendir. Özürlülük oldukça çeşitlilik
göstermektedir. Bazı özürlülükle ilişkili sağlık durumları kötü sağlıkla sonuçlandığı ve geniş sağlık hizmeti
ihtiyacı gerektirdiği halde bazıları bu şekilde olmamaktadır (2).
Bununla birlikte özürlü kişiler de herkes gibi aynı sağlık hizmetleri ihtiyacına sahiptirler ve hizmete
ulaşmaları gerekmektedir. Birleşmiş Milletler (BM) Özürlü Kişilerin Hakları Sözleşmesinde herhangi bir ayrım
yapılmaksızın özürlü kişilerin en yüksek sağlık hizmeti standardına ulaşma hakları vurgulanmıştır (3).
Türkiye’de durum: 2002 yılında yapılan Özürlüler Araştırmasında ortopedik, görme, işitme, dil ve
konuşma ile zihinsel özürlülerin oranı %2,58 iken süreğen hastalığı olanların oranı %9,70 bulunmuştur.
Yaklaşık 8,5 milyon kronik hasta ve özürlü yapılı çevrede hareketliliklerini kısıtlayan çok sayıda engelin ve
uygun olmayan düzenlemelerin bulunması nedeniyle toplumsal hayata katılımda sorunlar yaşamaktadır. Altı
ve daha yukarı yaştaki kişilerden okuma yazma bilmeyenlerin oranı ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma
ile zihinsel özürlülerde %36,33 iken süreğen hastalığı olanlarda %24,81’dir. Her 5 özürlü kişiden yalnızca 1’i
işgücüne katılmaktadır. Ülkemizdeki mevcut sosyal yaşam alanlarının özürlülerin hareketliliklerini
kısıtlaması, işyerlerinde uygun ortamın yaratılamaması ve özürlü işgücüne olan talebin oldukça sınırlı
olmasından dolayı özürlülerin işgücüne katılma oranı düşüktür. 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması sonuçları
da Türkiye’de özürlülerin ulaşılabilirlik konusunda sorunlar yaşadığını ortaya koymaktadır.
Söz konusu araştırmaya göre; özründen ötürü işinde veya işyerinde yaşadığı sorunlara ilişkin soruya
cevap veren çıraklık eğitimi alan özürlülerin yaklaşık %70’i işyerinin fiziki koşullarının uygun olmadığını
10
Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
belirtmiştir. Günlük yaşamında karşılaştığı sorunlara ilişkin soruya cevap veren ortopedik özürlülerden
yaklaşık %32’si fiziksel çevre düzenlemeleri olmadığından sokağa çıkamadıklarını, %28’i kamuya açık bina ve
alanlara giremediklerini, %50’si toplu taşıma araçlarına binmekte güçlük çektiklerini ve %29’u da sosyal ve
kültürel etkinliklere katılamadıklarını belirtmişlerdir. Günlük aktivitelerini yerine getirirken bir başkasına tam
bağımlı olan özürlülerin yaklaşık 68’i, bir başkasına yarı bağımlı olanların %46’sı ve günlük aktivitelerini kendi
başına bağımsız yapabilenlerin de %24’ü işyerinin fiziki koşullarının uygun olmadığını belirtmişlerdir.
Bulunduğu çevrede özrüne uygun toplu taşıma hizmeti bulunduğunu söyleyen özürlülerin oranı %4’tür.
Ayrıca özürlü bireylerin genel olarak %20’si de toplu taşıma hizmetinin varlığından haberdar değildir.
Yaşadığı bina, cadde, sokak ve yollarda özrüne uygun olarak birtakım düzenlemelerin bulunma durumuna
bakıldığında; hangi özür grubunda olursa olsun genel olarak özürlülerin %68’inin yaşadığı çevrede herhangi
bir düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca özürlü bireylerin %20’si bu konuya ilişkin olarak herhangi bir bilgisi
olmadığını belirtmiştir.
Ulusal Özürlüler Veri Tabanında kayıtlı olan özürlü bireylere yönelik olarak “Özürlülerin Sorun ve
Beklentileri Araştırması, 2010” ülke genelinde gerçekleştirilmiştir. Ulusal Özürlüler Veri Tabanına kayıtlı özürlülerin %29,2’si zihinsel özürlüler, %25,6’sı süreğen hastalığı
olan özürlüler, %8,8’i ortopedik özürlüler, %8,4’ü görme özürlüler, %5,9’u işitme özürlüler, %3,9’u ruhsal ve
duygusal özürlüler, %0,2’si dil ve konuşma özürlüler ve %18’i birden fazla özüre sahip olanlardır. Kayıtlı
özürlülerin, %58,6’sı erkek, %41,4’ü kadındır.
Kayıtlı olan özürlü bireylerin %56,8’inin özrü hastalık sonucu ortaya çıkmıştır. Kayıtlı özürlülerin,
özrünün ortaya çıkma nedenlerine bakıldığında, ikinci sırada %15,9 ile genetik veya kalıtsal bozukluk, %9,6
ile kaza ve %3 ile gebelikte/doğum sırasında yaşanan problemler yer almaktadır.
Kayıtlı olan özürlü bireylerin %66,9’u kaldırımların, yaya yollarının ve yaya geçitlerinin özürlü bireyin
kullanımına uygun olmadığını düşünmektedir. Yaşadıkları yerdeki fiziksel çevre düzenlemeleri ile ilgili olarak
Kayıtlı olan özürlü bireylerin %66,3’ü oturdukları binanın, %59,5’i dükkân, market, mağaza ve lokantaların,
%58,4’ü kamu binalarının, %55,4’ü postane ve banka benzeri yerlerin özürlü bireyin kullanımına uygun olmadığını belirtmiştir.
2. MEVZUAT
12 Eylül 2010 tarihinde "Halk Oylaması"na sunularak kabul edilen 5982 sayılı "Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" hükümleriyle Anayasamızın 10 uncu
maddesine eklenen fıkralarda yer alan; "Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin
yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak
yorumlanamaz." hükmü ve "Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malûl
ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz." hükmü ile özürlüler lehine pozitif ayrımcılık
içeren ayrıcalıklar tanınmasının eşitlik ilkesine aykırı olamayacağı Anayasal güvence altına alınmıştır.