Engelli Rehberi
19 Ağustos 2022


1.1. Dünyada ve Türkiye’de Durum

      Dünyada Durum: Dünya nüfusunun yaklaşık %15’i- bir milyardan fazla kişi (her 100 kişiden yaklaşık 15’i) çeşitli yeti yitimi (özürlülük) durumuna sahiptir. 110-190 milyon insan fonksiyonlarda ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Nüfusun yaşlanması ve kronik hastalıklardaki artış nedeni ile özürlülük hızı da artmaktadır. Savaşlar, trafik kazaları veya afetler de özürlülük nedenlerindendir. Özürlülük oldukça çeşitlilik göstermektedir. Bazı özürlülükle ilişkili sağlık durumları kötü sağlıkla sonuçlandığı ve geniş sağlık hizmeti ihtiyacı gerektirdiği halde bazıları bu şekilde olmamaktadır (2). Bununla birlikte özürlü kişiler de herkes gibi aynı sağlık hizmetleri ihtiyacına sahiptirler ve hizmete ulaşmaları gerekmektedir. Birleşmiş Milletler (BM) Özürlü Kişilerin Hakları Sözleşmesinde herhangi bir ayrım yapılmaksızın özürlü kişilerin en yüksek sağlık hizmeti standardına ulaşma hakları vurgulanmıştır (3).

     Türkiye’de durum: 2002 yılında yapılan Özürlüler Araştırmasında ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel özürlülerin oranı %2,58 iken süreğen hastalığı olanların oranı %9,70 bulunmuştur. Yaklaşık 8,5 milyon kronik hasta ve özürlü yapılı çevrede hareketliliklerini kısıtlayan çok sayıda engelin ve uygun olmayan düzenlemelerin bulunması nedeniyle toplumsal hayata katılımda sorunlar yaşamaktadır. Altı ve daha yukarı yaştaki kişilerden okuma yazma bilmeyenlerin oranı ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel özürlülerde %36,33 iken süreğen hastalığı olanlarda %24,81’dir. Her 5 özürlü kişiden yalnızca 1’i işgücüne katılmaktadır. Ülkemizdeki mevcut sosyal yaşam alanlarının özürlülerin hareketliliklerini kısıtlaması, işyerlerinde uygun ortamın yaratılamaması ve özürlü işgücüne olan talebin oldukça sınırlı olmasından dolayı özürlülerin işgücüne katılma oranı düşüktür. 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması sonuçları da Türkiye’de özürlülerin ulaşılabilirlik konusunda sorunlar yaşadığını ortaya koymaktadır.
     
      Söz konusu araştırmaya göre; özründen ötürü işinde veya işyerinde yaşadığı sorunlara ilişkin soruya cevap veren çıraklık eğitimi alan özürlülerin yaklaşık %70’i işyerinin fiziki koşullarının uygun olmadığını 10 Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu belirtmiştir. Günlük yaşamında karşılaştığı sorunlara ilişkin soruya cevap veren ortopedik özürlülerden yaklaşık %32’si fiziksel çevre düzenlemeleri olmadığından sokağa çıkamadıklarını, %28’i kamuya açık bina ve alanlara giremediklerini, %50’si toplu taşıma araçlarına binmekte güçlük çektiklerini ve %29’u da sosyal ve kültürel etkinliklere katılamadıklarını belirtmişlerdir. Günlük aktivitelerini yerine getirirken bir başkasına tam bağımlı olan özürlülerin yaklaşık 68’i, bir başkasına yarı bağımlı olanların %46’sı ve günlük aktivitelerini kendi başına bağımsız yapabilenlerin de %24’ü işyerinin fiziki koşullarının uygun olmadığını belirtmişlerdir. Bulunduğu çevrede özrüne uygun toplu taşıma hizmeti bulunduğunu söyleyen özürlülerin oranı %4’tür. Ayrıca özürlü bireylerin genel olarak %20’si de toplu taşıma hizmetinin varlığından haberdar değildir. Yaşadığı bina, cadde, sokak ve yollarda özrüne uygun olarak birtakım düzenlemelerin bulunma durumuna bakıldığında; hangi özür grubunda olursa olsun genel olarak özürlülerin %68’inin yaşadığı çevrede herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca özürlü bireylerin %20’si bu konuya ilişkin olarak herhangi bir bilgisi olmadığını belirtmiştir.
     
       Ulusal Özürlüler Veri Tabanında kayıtlı olan özürlü bireylere yönelik olarak “Özürlülerin Sorun ve Beklentileri Araştırması, 2010” ülke genelinde gerçekleştirilmiştir. Ulusal Özürlüler Veri Tabanına kayıtlı özürlülerin %29,2’si zihinsel özürlüler, %25,6’sı süreğen hastalığı olan özürlüler, %8,8’i ortopedik özürlüler, %8,4’ü görme özürlüler, %5,9’u işitme özürlüler, %3,9’u ruhsal ve duygusal özürlüler, %0,2’si dil ve konuşma özürlüler ve %18’i birden fazla özüre sahip olanlardır. Kayıtlı özürlülerin, %58,6’sı erkek, %41,4’ü kadındır.         
      Kayıtlı olan özürlü bireylerin %56,8’inin özrü hastalık sonucu ortaya çıkmıştır. Kayıtlı özürlülerin, özrünün ortaya çıkma nedenlerine bakıldığında, ikinci sırada %15,9 ile genetik veya kalıtsal bozukluk, %9,6 ile kaza ve %3 ile gebelikte/doğum sırasında yaşanan problemler yer almaktadır. Kayıtlı olan özürlü bireylerin %66,9’u kaldırımların, yaya yollarının ve yaya geçitlerinin özürlü bireyin kullanımına uygun olmadığını düşünmektedir. Yaşadıkları yerdeki fiziksel çevre düzenlemeleri ile ilgili olarak
     
      Kayıtlı olan özürlü bireylerin %66,3’ü oturdukları binanın, %59,5’i dükkân, market, mağaza ve lokantaların, %58,4’ü kamu binalarının, %55,4’ü postane ve banka benzeri yerlerin özürlü bireyin kullanımına uygun olmadığını belirtmiştir.

2. MEVZUAT

      12 Eylül 2010 tarihinde "Halk Oylaması"na sunularak kabul edilen 5982 sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" hükümleriyle Anayasamızın 10 uncu maddesine eklenen fıkralarda yer alan; "Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz." hükmü ve "Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malûl ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz." hükmü ile özürlüler lehine pozitif ayrımcılık içeren ayrıcalıklar tanınmasının eşitlik ilkesine aykırı olamayacağı Anayasal güvence altına alınmıştır.